Merhaba ben Yelda, suluboya ile gülmeyi, gülümsetmeyi, bazen de kendimi kaptırıp fırçamı kemirmeyi seviyorum 🙂
Merhaba, ben Yelda İnecik. 1998 yılında İstanbul’un güzelliklerinin içinde doğdum ve bu büyülü şehirde sanatla tanıştım. Hayatımın çeşitli dönemlerinde sanata olan ilgim, beni sürekli olarak çizimler yapmaya yönlendirdi. Sanat, benim için bir tutku, bir sığınak ve hayatın karmaşıklığından kaçabileceğim özel bir alan haline geldi. Sanat ve mimarlık dünyalarıyla tanışmam, estetik ve tasarımın büyüleyici evrenine adım atmamı sağladı. Başlangıçta mimari eskizlerle başladım, bu süreçte çizim yeteneklerimi geliştirdim ve tasarımın temellerini öğrendim. Ancak zaman içinde, kendimi daha iyi ifade edebileceğim bir yolda ilerlemek istedim. Son zamanlarda, soyut sanata olan ilgim daha da arttı. Soyut sanat, duygusal ifade özgürlüğü sunuyor ve iç dünyamı anlatmam için bir platform sağlıyor. Her fırça darbesi ve renk seçimi, içsel duygularımın bir yansıması haline geliyor. Sanatın büyüsüne kapıldığımda, ilk sanat aracım olan suluboya ile buluştum. Suluboya, renklerin ve formların dansını ifade etmem için mükemmel bir araçtı. Suluboya ile çalışmak benim için bir tutku haline geldi, bu özel deneyimde ruhumu buldum diyebilirim. Ancak son zamanlarda, sanat yolculuğumda yeni deneyimlere ve fikirlere açılmak için suluboya ile birlikte mürekkep, akrilik ve guaj boyalarını denemeye başladım. Her bir malzemenin farklılığı, yaratıcılığımı daha da zenginleştiriyor. Gelecekteki sanat projelerim ve eserlerim ile sanat dünyasında daha fazla iz bırakmayı umuyorum. Sanatın büyülü dünyasında daha da derinlere inmek ve daha fazla öğrenmek için heyecanla bekliyorum. Sanat, benim için sadece bir uğraş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve benim kendimi ifade etme yolculuğumun bir parçası.